Şili’de RT Yayınına Tepkiler

Javier Gallardo klasik müzik programı izleyerek güne başlamayı seviyor. Bu, onun rutininin bir parçası. Kamyon şoförü olarak işe başlamadan önce doğru ruh haline girmesine yardımcı oluyor.

Ama Haziran ayında bir pazartesi günü televizyonu açtığında karşısına müzik yerine bir savaş alanı görüntüsü çıktı. Hiç duymadığı bir kanalda bir haber bülteni yayınlanıyordu.

“Ne oluyor?” diye kendi kendine sormuş, “bağlantı kuramayıp” 20 dakika sonra kapatmıştı kanalı.

Ekranın köşesindeki yeşil logoda “RT” şu harfleri vardı. İnternette araştırınca bunun bir Rus kanalı olduğunu öğrendi.

Javier, Şili’de yaşıyor. Ülkedeki özel bir televizyon kanalı olan Telecanal’ın, devlet destekli Rus haber kanalı RT’ye (eski adıyla Russia Today) yayın hakkını verdiği iddia ediliyor.

Ülkenin yayıncılıkla ilgili yetkili kurumu, Telecanal hakkında yayın yasasını ihlal ettiği gerekçesiyle yaptırım süreci başlattı ve kanalın cevabını bekliyor.

Telecanal, yorum taleplerine yanıt vermedi.

Bu sırada izleyiciler kafası karışmış halde kaldı.

“Canım sıkıldı” diyor Javier. “Önceden hiçbir duyuru yapmadılar ve nedenini anlayamadım.”

Son üç yılda devlet destekli Rus haber kanalı RT ile haber ajansı ve radyo Sputnik, uluslararası varlığını genişletti; şu anda Afrika, Balkanlar, Ortadoğu, Güneydoğu Asya ve Latin Amerika’da yayın yapıyorlar.

Bu, Batılı ülkelerde yasaklanmalarıyla aynı zamana denk geliyor.

Rusya’nın Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgalinin ardından ABD, İngiltere, Kanada ve Avrupa Birliği “savaş hakkında dezenformasyon yaydığı” gerekçesiyle RT yayınına geniş çaplı kısıtlamalar getirdi. Büyük teknoloji şirketleri de benzer kısıtlamalarda bulundu.

Bu süreç 2024’te doruğa ulaştı. ABD yetkilileri, RT yöneticilerini – genel yayın yönetmeni Margarita Simonyan da dahil – yaptırım listesine aldı. Gerekçe, ülke kurumlarına olan “kamu güvenini” zedelemeye yönelik girişimlerdi.

Ayrıca Kremlin’in başkanlık seçimlerine müdahale etmeye dönük geniş çaplı bir kampanya yürüttüğü suçlamaları da vardı. RT ise bu iddiaları reddetti.

Ancak başka yerlerde RT’nin etkisi arttı.

2023’ten itibaren RT Cezayir’de bir büro açtı, Sırpça yayın başlattı ve Afrika, Güneydoğu Asya, Hindistan ve Çin’den gazetecilere yönelik ücretsiz eğitim programları düzenlemeye başladı.

Yayıncı ayrıca Hindistan’da bir ofis açacağını duyurdu. Sputnik ise Şubat ayında Etiyopya’da bir haber merkezi kurdu.

Bütün bunlar, bazı bölgelerde Batı medyasının zayıflamasıyla aynı zamana denk geliyor. Bütçe kesintileri ve değişen dış politika öncelikleri nedeniyle bazı yayın organları küçüldü, hatta kimi bölgelerden tamamen çekildi.

İki yıl önce BBC, ses, video ve metin bazlı dijital haber servisini güçlendirmek için Arapça radyo hizmetini kapattı. O tarihten bu yana Gazze ve Sudan için acil durum radyo hizmetleri başlattı. Aynı yıl, Sputnik Lübnan’da 24 saatlik yayın başlattı ve BBC Arapça’nın boşalttığı frekansı doldurdu.

Bu arada ABD hükümeti tarafından finanse edilen uluslararası yayıncı Voice of America (Amerika’nın Sesi) da çalışanlarının çoğunu işten çıkardı.

Stanford Üniversitesi’nden siyaset bilimci Dr Kathryn Stoner’a göre “Rusya su gibidir: Betonda nerede çatlak varsa oraya sızar”.

Ama asıl soru şu: Rusya’nın nihai hedefi ne? Ve değişen dünya düzeninde medyadaki bu sessiz ilerleyiş ne anlama geliyor?

‘Hepsi çılgın komplo teorisyeni değil’

Manchester Üniversitesi’nden Rusya Çalışmaları Profesörü Stephen Hutchings, “[Batı dışındaki ülkeler] entelektüel, kültürel ve ideolojik açıdan çok verimli bir toprak; çünkü hâlâ Amerikan karşıtı, Batı karşıtı ve emperyalizm karşıtı duygular var” diyor.

Hutchings’e göre Rus propagandası zekice yayılıyor: İçerik, her bölgedeki izleyiciye özel şekilde ayarlanıyor. Bu, farklı yerlerde farklı ideolojik duruşlar benimsemeyi gerektirse bile.

Hutchings, Batı’da RT’nin genellikle “Rusya’nın devlet aktörü ve dezenformasyon yayımcısı” olarak görüldüğünü ancak dünyanın başka yerlerinde bağımsız bir yayıncı olarak kabul edilebildiğini söylüyor.

Bu da izleyicileri yayınlara inanmaya açık hale getiriyor. “Hepsi çılgın komplo teorisyenleri değil” diyor Glasgow Üniversitesi Uluslararası İlişkiler öğretim görevlisi Dr Rhys Crilley.

Ona göre RT’nin dünya olaylarına bakışı geniş kitlelere, “küresel adaletsizliklerden kaygı duyan ya da Batı’nın bu olayların faili olduğuna inanan insanlara” hitap edebiliyor.

‘Çok dikkatli bir manipülasyon’

RT’nin uluslararası internet sitesi sıradan bir haber sitesi gibi görünüyor ve bazı haberleri doğru şekilde aktarıyor.

Açık Üniversite’de siyaset ve uluslararası ilişkiler alanında kıdemli öğretim görevlisi Dr Precious Chatterje-Doody “[Bu] çok dikkatli bir manipülasyon” diyor.

Doody, Prof Hutchings, Dr Crilley ve diğerleriyle birlikte RT üzerine bir kitap yazdı.

Mayıs 2017 – Mayıs 2019 arasındaki iki yıllık dönemde RT’nin uluslararası bültenlerini analiz ettiklerinde, RT’nin haber yapmayı seçtiği konularla belirli anlatılara hizmet ettiğini saptadılar.

Örneğin, sosyal huzursuzluk Avrupa ülkelerinde yaşandığında RT bunu ön plana çıkarıyordu. Oysa Rusya içindeki haberlerde tercih edilen konulardan biri ülkenin askeri tatbikatlarıydı.

Kanal ayrıca açıkça yanlış iddialarda da bulunuyor. 2014’te Kırım’ın ilhakını barışçıl bir “yeniden birleşme” olarak sunuyor, askeri müdahale kanıtlarını reddediyor. 2022’deki geniş kapsamlı işgalden bu yana Ukrayna’daki Rus savaş suçlarına dair kanıtları sistematik olarak inkâr ediyor.

RT ayrıca 2014 Temmuz’unda Malezya Havayolları’na ait MH17 sefer sayılı uçağın Ukrayna tarafından düşürüldüğünü öne süren yorumcuların haberlerini yayımladı. (BM’nin havacılık kurumu Rusya’yı sorumlu tuttu ve uluslararası soruşturmalar, Rusya’dan getirilen bir füze sisteminin Ruslar ve Rusya yanlısı ayrılıkçılar tarafından uçağı vurmak için kullanıldığını ortaya koydu.)

Araştırmacılar için dikkat çekici olan, izleyicilerin bu yayınlara verdiği tepkilerdi.

2018 – 2022 arasında RT’yi izleyen 109 kişiyle görüşmeler yapıldı. Bu, RT’nin yayın lisansını kaybetmeden önceydi. Dr Chatterje-Doody, birçok kişinin “RT’nin taraflı olduğunu” düşündüğünü ancak doğruyu yanlıştan ayıracak araçlara sahip olduklarını söylediklerini aktarıyor.

Ama araştırmasına göre şu uyarıyı yapıyor: “[İzleyiciler] RT’nin hangi yollarla taraflı olduğunun ve yalanların tam olarak nereden geldiğinin farkında değiller.”

Rusya neden yeniden Afrika’ya yöneldi?

Prof Hutchings’e göre Rus devlet medyasının en büyük son hamlesi Afrika’da.

Şubat ayında Rus yetkililer, Sputnik’in yeni haber merkezini açmak için Etiyopya’ya gitti.

Sputnik, Afrika’nın bazı bölgelerinde İngilizce ve Fransızca yayın yapıyordu; şimdi buna Etiyopya’nın resmi dillerinden Amharca’yı da ekledi.

RT de Fransızca kanalını Afrika’daki Fransızca konuşulan ülkelere yönlendirdi. Ayrıca, Londra, Paris, Berlin ve ABD’deki projelerden fonlarını kesip kıtaya yöneltti.

Geçen yıl Rus devlet medyası, RT’nin Afrika’da yedi bürosu olduğunu iddia etti. Bu bağımsız olarak doğrulanamıyor.

Zaten pek çok Afrikalı, Rusya’ya olumlu bakıyor. Bunun sebepleri arasında sömürgecilik ve emperyalizm karşıtı duygular ile Sovyetler’in Soğuk Savaş döneminde bağımsızlık hareketlerine verdiği destek var.

Dr Crilley’ye göre Rusya, bu yeni odaklanma ile Batı’nın etkisini azaltmayı, kendi eylemlerine destek bulmayı ve ekonomik ilişkiler geliştirmeyi amaçlıyor.

RT’nin Afrikalı gazetecilere yönelik kursu

RT, Afrikalı gazetecilere ve blog yazarlarına yönelik internet üzerinden ilk kursunu başlattığında, BBC Küresel Dezenformasyon Birimi de programa katıldı.

RT Genel Müdürü Alexey Nikolov öğrencilere, “Biz dezenformasyonu doğrulamada en iyilerden biriyiz ve hiç yanlış bilgi yayarken yakalanmadık” diyordu.

Bir ders, dezenformasyonun nasıl çürütüleceği üzerineydi.

Eğitmen, Rusya destekli Esad rejiminin 2018’de Suriye’nin Duma kentinde düzenlediği kimyasal saldırıyı “sahte haberin klasik örneği” olarak sundu. Bu, Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün saldırının Suriye Hava Kuvvetleri tarafından yapıldığını ortaya koyan bulgularını tamamen gözardı ediyordu.

Eğitmen ayrıca Rus güçlerinin 2022’de Ukrayna’nın Buça kasabasında gerçekleştirdiği toplu katliamı da “en bilinen sahte olay” diye nitelendirdi. (BM ve bağımsız kanıtlar ise bu suçların Rus güçlerince işlendiğini açıkça ortaya koymuş durumda.)

Kursa katılanlarla konuştuğumuzda çoğu bundan rahatsız görünmüyordu. Bazıları RT’nin CNN veya El Cezire gibi standart bir uluslararası yayıncı olduğuna inanıyordu.

2024 Aralık ayında görüştüğümüz bir Etiyopyalı gazeteci, RT’nin iddialarını tekrarlayarak Buça’daki katliamı “sahnelenmiş bir olay” diye nitelendirdi. Sosyal medya profil fotoğrafı Putin’in bir resmi idi.

Sierra Leone’den bir gazeteci, dezenformasyon risklerinin farkında olduğunu ama her medya kuruluşunun kendi “haber yaklaşımı ve tarzı” olduğunu ekledi.

Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya

Prof Hutchings, Ortadoğu’da RT Arapça ve Sputnik Arapça’nın İsrail-Gazze savaşını, Filistin yanlısı kitlelere hitap edecek şekilde işlediğini söylüyor.

Başka yerlerde, örneğin Latin Amerika’da da RT etkisini artırmaya çalışıyor.

RT’nin internet sitesine göre kanal, bölgede 10 ülkede ücretsiz izlenebiliyor. Arjantin, Meksika ve Venezuela bunlar arasında. Ayrıca 10 başka ülkede de kablolu yayınlarda mevcut.

Küba-Meksika kökenli tarihçi ve siyaset bilimci Dr Armando Chaguaceda, uluslararası haberleri İspanyolca olarak ücretsiz yayına sunmasının RT’nin “başarılarının bir parçası” olduğunu söylüyor.

Kendisi demokratik kültürün gelişimine odaklanan bir düşünce kuruluşunda araştırmacı.

RT ayrıca Mart 2022’den bu yana YouTube’da yasaklı olsa da bazı yerlerde platforma sızmayı başarıyor.

Arjantin’de 52 yaşındaki marangoz Aníbal Baigorria, RT yayınlarını kaydediyor ve kendi yorumlarıyla birlikte YouTube kanalına yüklüyor.

“Burada Buenos Aires’te haberler şehre fazla odaklanıyor” diyor.

“RT, Latin Amerika’nın tüm ülkelerine dair bir bakış sunuyor, tabii ki dünya haberlerini de.

“İnsanların neye inanacaklarına kendilerinin karar verme hakkı var.”

Etkiyi anlamak

Sonuçta, Rus devlet destekli medyanın dünyadaki etkisini ölçmek zor.

RT, 100’den fazla ülkede 900 milyondan fazla TV izleyicisine ulaştığını ve 2024’te içeriklerinin 23 milyar çevrim içi görüntülenme aldığını iddia ediyor.

Ama Kopenhag Üniversitesi’nden iletişim profesörü Dr Rasmus Kleis Nielsen şöyle diyor:

“Erişilebilir olmak, izleyici kitlesinin büyüklüğü anlamına gelmez.”

900 milyon izleyici iddiasını “son derece olası olmayan” bir rakam olarak tanımlıyor. Çevrim içi izlenme sayılarını ise muğlak ve kolayca manipüle edilebilir metrikler olarak görüyor.

Dr Chatterje-Doody de doğrudan etkiyi ölçmenin zor olduğunu kabul ediyor. Ama Afrika’nın Sahel bölgesinde Rusya’nın nispeten az kamuoyu direnciyle önemli askeri roller üstlenmesini bir örnek olarak gösteriyor. (Rusya, Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi ülkelerde askeri cunta yönetimlerine destek vererek bölgede kök saldı.)

Etkisini sürdüren bir diğer anlatı da Rusya’nın Ukrayna’yı işgal gerekçesiyle ilgili. Rusya, NATO’nun doğuya doğru genişlemesini ve Ukrayna’nın ittifaka yaklaşmasını, işgale gerekçe gösterdi; “güvenlik tehdidi” olduğunu ve Rusya’nın “meşru müdafaa” yaptığını öne sürdü.

Bu iddia Batı’da yaygın bir şekilde çürütülmüş olsa da Küresel Güney’de hâlâ etkili.

Dr Chaguaceda, “Bu fikir… özellikle Meksika ve genel olarak Latin Amerika’daki akademik çevrelerde gayet kabul gören bir söylem” diyor.

Küresel Güney’deki bazı liderler, Rusya’nın Ukrayna’ya karşı savaşını kınamakta isteksiz davrandı.

2022’de işgalin ardından yapılan ilk BM Genel Kurulu oylamasında ezici çoğunluk savaşı kınadı; ama 52 ülke ya karşı oy kullandı ya çekimser kaldı ya da oy vermekten kaçındı.

Bunlar arasında Bolivya, Mali, Nikaragua, Güney Afrika ve Uganda vardı.

Dr Crilley, Rusya’nın nihai hedefi konusunda kendi yorumunu dile getiriyor:

“Kremlin, Rusya’yı Batı saldırganlığının mağduru ve Küresel Güney’in savunucusu olarak göstererek, dünya sahnesinde Rusya’nın görece izolasyonunu azaltmaya çalışıyor.”

Uyardığı risk ise şu:

“RT ve diğer Rus dezenformasyon çabaları, liberal demokrasilerin zayıflıklarından faydalanıp onları istismar ederken, aynı zamanda Rusya’nın Ukrayna’daki saldırganlığını normalleştiriyor ve Rusya’yı otoriter bir devlet olarak değil de küresel siyasette bir tür iyi niyetli güç gibi sunuyor.”

Bu haberde dile getirilen iddialara yanıt istenildiğinde RT şu açıklamayı yaptı:

“Gerçekten de dünya çapında genişliyoruz.”

Spesifik noktalara ilişkin ise daha fazla yorum yapmadılar.

Sputnik ise yorum taleplerine yanıt vermedi.

Sonuç olarak Prof Hutchings, Rusya’nın devlet faaliyetleri konusunda hepimizin endişelenmesi gerektiğini düşünüyor; özellikle de küresel dünya düzeni ve demokrasinin geleceği bağlamında.

Ona göre Batı, medya finansmanını keserek “sahayı Russia Today gibi aktörlere bırakmakla” dikkatsiz davranıyor ve “asıl meseleyi gözden kaçırıyor.”

“Ortada kazanılacak çok şey, kaybedilecek daha da fazla şey var… Ve Rusya zemin kazanıyor ama savaş henüz kaybedilmiş değil.”

You May Have Missed