Bu yıl 8. kez düzenlenen yarışmayı ve sonuçlarını konuştuk: Kısa filmin etkisi büyük

Sabancı Vakfı’nın kısa metraj filmlere destek olmak için düzenlediği yarışma bu yıl 8. kez yapıldı. Her yıl sinema sektöründen sağlam bir jüriyle, çarpıcı konulara yönelik temalar belirlenen festivalde bu yıl yarışmacılar su krizini filmlerinde işledi. Birinci, animasyon türündeki “Düşlerdeki Hayat” filmiyle yönetmen Can Yeşiloğlu oldu. Yeşiloğlu bu birincilikle 60 bin TL ödül kazandı. Yarışmada ikinciye, üçüncüye ve Sosyal Etki Ödülü’nün sahibine de para ödülü veriliyor.

Kısa metraj türünde film çeken yönetmenlerin görünür olamamak, kendilerine gereken alanın açılmaması, kısa filmlerin maddi getirisi olmaması gibi dertleri var. Biz de hem bu konuyu hem de bu yılki yarışma filmlerini Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması’nın sanat yönetmeni Zeynep Atakan ve Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ile konuştuk.

Zeynep Atakan

AVRUPA’DAN ÖDÜL…

Zeynep Atakan bu yılki festivalle ilgili olarak “Bu yıl nitelik olarak çok güçlü işlerin katıldığı bir yıldı. Çok titiz bir ön eleme yapıldı ve o yüzden epeyce yoğun geçti” diye konuştu.

“Bu platformun ve yarışmamızın ilham ve destek olmaya devam etmesini arzu ediyorum” diyen Atakan, “Sabancı Vakfı bu anlamda örnek olacak çok değerli bir işe imza atıyor, bunun çok önemli olduğunun altını çizmek istiyorum. Bu platformun ve yarışmanın 8 yılda hem Türkiye’de hem de dünyada fark edilebilir etkilerinin sonuçlarını alıyoruz. Geçen aralık ayında Avrupa Film Akademisi’nin Sürdürülebilirlik Büyük Ödülü’nü kazanması bunun önemli bir işareti oldu” ifadelerini kullandı.

Kısa Film Yarışması’nın genelde izleyici tarafından pek bilinmeyen bir arka tarafı, yan etkinlikleri de var. Bu etkinlikler yarışmada yer alan filmlerin yönetmenlerinin katıldığı “sektör buluşmaları” denebilir. Çoğu genç ya da kariyerinin başındaki yönetmenler ödül töreninden bir gün önce sinema sektöründe uzman kişi ve usta oyunculardan bir nevi danışmanlık alıyorlar. Yarışma için film çekmek kadar bu buluşmalar da kendilerine büyük katkı sağlıyor. Örneğin bu yılki yan etkinlikte genç sinemacılar Merve Dizdar’la bir araya gelip konuşma şansı yakaladılar.

‘KARİYERLERİNE KATKI’

Bu buluşmaları da sorduğumuz Zeynep Atakan, şu yanıtı verdi: “Bu yarışmanın yapısı tasarlanırken, sosyal meselelere odaklanırken bunları hayata geçiren yaratıcıların kariyerine katkı sunacak bir program hazırladık. Geçen yıllar içerisinde finalist ve market yönetmenleri için bir program yapmanın yanı sıra ödül gecesinden bir gün önce herkese açık bir eğitim ve buluşma günü organize ediyoruz. 8 yıl içinde birbirinden değerli konuklarımız oldu ve en önemlisi bir diyalog ortamı oluştu. Nice güzel işbirliklerinin temelleri atıldı. Gençler çok değerli ve her adımlarında bir miktar destek olabiliyorsak ne mutlu bize. Bu buluşmaların onların vizyonuna değer katacağını görüyoruz ve işte önümüzdeki yıllarda gelecek güzel işlerin de tohumlarını atıyoruz.”

EN BAĞIMSIZ TÜR

Diğer yandan kısa metraj filmleri “öğrenci filmiyle” karıştırmamak ya da bir basamak olarak görmemek gerekiyor. Bu bakış açısının zararlarını ve nasıl önüne geçilebileceğini Atakan şöyle anlatıyor: “Öncelikle bu bakış açısı pratik hayatta böyle algılansa da kısa film bir tür ve en bağımsız tür. Türkiye’de henüz olmasa da kısa film dağıtımı, alım-satım’ı yapan ve hatta sadece kısa film çekerek kariyerine devam eden yönetmenler var. Bunun yanı sıra, çok usta isimlerin bazen kısa filmler çektiğini görebiliyoruz. Bu aslında film endüstrisinin gelişimi ile bağlantılı yürüyen bir durum. Bence anlatılacak hikâye zaten kendi zamanını hissettirir ve yaratıcısı bunu nasıl hissettiyse öyle yapmalı. Burada en önce ‘öğrenci filmi’ ile ‘kısa film’ arasındaki farkı irdelemek gerekir. Sorunuzun cevabı, film endüstrisine sağlıklı bir bakış açısı geliştirmek için eğitim, network ve mesleki yenilikleri takip etmek gerekir. Yani kulaktan dolma bilgilerle değil, güçlü kaynaklardan bilgi alarak, gelişmeye açık olarak ve süreç odaklı yaşayarak ilerlemek gerekiyor.”

Nevgül Bilsel Safkan

‘KÜRESEL SORUNLARA FARKINDALIK YARATILIYOR’

Sabancı Vakfı Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan ise sinemaya gönül vermiş genç sanatçıların hayatına dokunmak ve onları desteklemekten mutluluk duyduklarını belirterek, “Yarışmanın en önemli özelliklerinden biri, her yıl küresel çapta farklı bir sosyal meseleyi sinema yoluyla ele alarak farkındalık oluşturmaya katkı sağlaması. Sekiz yılda sekiz farklı önemli sorunu tema olarak gündeme taşıdık. Her biri hem dünyamız hem de ülkemiz için çok kritik meselelerdi. Yarışmamıza başvuran filmlerde de tüm temaların etkili biçimde işlendiğini gördük. Bu yıl ele aldığımız “Su Krizi” teması ise gelecek dönemde insanlığı tehdit eden en büyük problemlerin başında geliyor” dedi.

Safkan, bu yılki yarışmayla ilgili olarak da “Bu sene de her zaman olduğu gibi ortak problem etrafında birleşen ve beş dakikaya sığan çok çarpıcı kısa filmler izledik. Meselenin hassasiyetle ele alındığını gördük. İzleyiciyi düşünmeye ve sorgulamaya yönlendiren filmlerdi her biri. Bu meseleyi benimseyen tüm sinemacılara bu vesileyle bir kez daha teşekkür ediyoruz” diye konuştu.

Vakıf Genel Müdürü, son 3 yıldır finale kalan filmleri sanatsal açıdan değil, toplumsal açıdan ele alarak belirlenen bir filme “Sosyal Etki Ödülü” verdiklerini de dile getirerek, gelecek yıllarda da yarışmayı güncel tutacak yenilikleri imza atacaklarını vurguladı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir