DEM Parti Grup Başkanvekili’nden Basın Toplantısı

DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde gerçekleştirdiği basın toplantısında gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

Koçyiğit, ülke genelinde hızla yayılan şap hastalığına dikkat çekerek, Tarım ve Orman Bakanlığı’nı acil önlem almaya çağırdı. Koçyiğit, şu ifadeleri kullandı:

“Türkiye’nin dört bir yanında hayvan üreticileri büyük bir krizle karşı karşıya. SAT-1 virüsü salgını, 2025 itibarıyla en önemli hayvan pandemilerinden biri olarak görülüyor ancak Tarım Bakanlığı henüz resmi bir pandemi ilanında bulunmadı. 81 ilde karantina uygulamaları başladı, hayvan hareketliliği durduruldu ve SAT-1 virüsüne karşı aşı üretildi. Bu aşının uygulanması için çaba sarf ediliyor ancak resmen pandemi ilan edilmediği için gerçek manada önlem alınamıyor.”

Koçyiğit, kuraklığın su kaynaklarını ciddi şekilde azalttığına ve bazı şehirlerde su alarmı ile kesintiler yaşandığına dikkat çekti. Ayrıca enerji ve maden yatırımlarıyla mera alanlarının yok olmasının, yangınlar ve şap hastalıkları ile bir felaket riski oluşturduğunu vurguladı. “2024’te Türkiye’de 16.9 milyon büyükbaş ve 54.9 milyon küçükbaş hayvan bulunuyor. Fakat Bakanlığın gönderdiği aşı miktarı yalnızca 6 milyon doz. Bu, mevcut hayvan varlığı için yeterli değil,” dedi.

“Bu sadece hayvan ölümleri ile sınırlı bir durum değil. Üreticilerin geçim kaynaklarının kapanması, yerel ekonominin çökmesi ve insanların yaşamlarını sürdürecek gelir kaybı gibi ciddi boyutları var. Son dönemde zaten yüksek olan yem, mazot ve genel girdi maliyetlerinin artışıyla birlikte üreticiler zor durumda. Şimdi de hayvan hastalıklarıyla başa çıkmak zorunda kalıyorlar,” diye ekledi.

“Sahte Diploma İddiaları ve Kamu Kurumlarındaki Atamalar”

Koçyiğit, bazı kamu kurumlarında yöneticilerin e-imzalarının taklit edilerek sahte e-imza belgeleri ile 400 kişinin haksız yere atandığı iddiaları ile ilgili şunları aktardı:

“Eskiden cemaat sınav sorularını sızdırır ve yandaşlarını üniversitelere yerleştirirdi. Ancak artık bu yöntem geçmişte kaldı; şu anda doğrudan sahte diploma vererek en önemli kurumlara ve üniversitelere insanlar alınıyor. Böyle bir ortamda hukuk, yaşam ve sağlık güvenliğinden nasıl söz edebiliriz?” dedi. “Örneğin Van Büyükşehir Belediyesi’nde birçok işçi arşiv soruşturmaları nedeniyle işten çıkarıldı, ancak aynı zamanda E-devlet sistemine sızmış bir şebeke aracılığıyla sahte diplomalarla bazı insanlar önemli pozisyonlara yerleştirilebiliyorlar. Hiç kimse bu skandalı kapatmaya çalışmasın,” şeklinde konuştu.

İstatistik Kurumu’nun açıkladığı enflasyon rakamları hakkında eleştirilerde bulunan Koçyiğit, “Saray ve Hazine ve Maliye Bakanlığı dahil kimse TÜİK’in rakamlarına güvenmiyor. Zaten TÜİK de bunun farkında, amacı sadece rakamlar üzerinden dar gelirli, asgari ücretli ve emeklilere zam yapılmasını sağlamak. Bu yüzden mümkün olduğunca enflasyon rakamlarını düşük göstermeye çalışıyorlar. TÜİK’in adı da değiştirilmelidir; ‘İktidar İstatistik Kurumu’ olarak yeniden adlandırılabilir, çünkü artık güvenilirliği kalmamıştır. Mahkemeye verildiği halde TÜİK hala enflasyon sepetini paylaşmamaktadır,” ifadelerini kullandı.

“Demokratik Çözüm Süreci Üzerine Düşünceler”

Koçyiğit, basın mensuplarının sorularını yanıtlarken, “Terörsüz Türkiye” süreci kapsamında yarın Meclis’te ilk defa toplanacak olan komisyonun çalışma şekli ve ismi hakkında şu düşünceleri paylaştı:

“Bu süreci terör üzerinden adlandırmayı doğru bulmuyoruz. Demokratik barış, Kürt sorununun çözümü gibi konuların öncelikli olarak ele alınması gerektiğini düşünüyoruz. Yarının toplantısında hem komisyonun adı hem de çalışma yöntemleri üzerinde konuşacağız. Komisyonun ne kadar süreyle çalışacağı, nasıl bir yöntem izleyeceği ve temel ilkeleri belirlemesi gerekiyor. Bu komisyonun adı, Kürt sorununun demokratik çözümüne ve toplumsal barışa hizmet edecek şekilde olmalıdır,” ifadelerini kullandı.

“Daha önce ‘Barış ve Demokratik Toplum Komisyonu’ önerisinde bulunmuştuk, fakat ortak bir mutabakat sağlamak da önemli. Herkesin kabul edebileceği bir isim bulmak gereklidir. Demokrasi kavramının bu süreçte olmaması halinde ilerlemek zor olacaktır,” dedi.

“Şeffaflık ve Toplum Bilgilendirilmesi Önemli”

Komisyon çalışmalarının şeffaflığı hakkında gelen soruya Koçyiğit, “Parti liderlerinin bu konuyu tek taraflı belirlemesi doğru değil. Komisyonun kendi hukuku var ve kararlarını bu şekilde oluşturmalıdır. Her partinin önerileri olacaktır ve bunların üzerinde anlaşıldığına inanıyoruz,” yanıtını verdi.

“Şeffaflığın sağlanması toplum için önemlidir. Sonuç olarak basına kapalı veya açık bir formülasyon olması mümkün olmayabilir, ama bilgi akışında şeffaflık sağlanmalıdır. Komisyon, sürekli olarak kamuoyunu bilgilendirmekle yükümlüdür. Her siyasinin bu komisyona dahil olması gerekmektedir ve farklı fikirlerin duyulması için bu platformda tartışılması en doğrusu olacaktır,” şeklinde sözlerini sürdürdü.