Kimsenin cevabını bilmediği soru: Su ıslak mıdır, yoksa kuru mu?

Su ıslak mıdır? Çok basit gibi görünen bu soruya cevap vermeden önce iki kez düşünün, çünkü bilim insanları bile kesin cevap veremiyor. Peki ama neden?

Bilim insanlarının “su gerçekten ıslak mı, yoksa yalnızca başka bir şeyi mi ıslatıyor?” sorusuna kesin yanıt veremiyor. Çünkü bu tartışmanın temelinde, “ıslaklık” kavramının ne anlama geldiğine dair farklı bakış açıları yer alıyor.

Çoğu bilim insanına göre ıslaklık, bir sıvının katı yüzeylere yapışabilme yeteneğidir. Bu bakımdan su, bulaşık makinesindeki plastik kaplar gibi nesneleri ıslatabilir; ancak kendisi ıslak değildir. Öte yandan, “ıslak” terimi, “nem ya da sıvı bulundurma” anlamında da tanımlanabiliyor. Bu tanıma göre su da ıslak kabul edilmek zorunda kalıyor.

Hatta bazı filozoflar, “ıslak” tanımı insanların suyu tanımlamakta kullandığı bir kelimeyse, o zaman su ıslaktır diyor. Ancak başka bazı düşünürler bu tür mantıksal yaklaşımın hatalı olduğunu vurguluyor: Çünkü “ıslak olma”, bir şeyin sıvıyla kaplanmış olması durumudur ve bir sıvı kendi kendini kaplayamaz. Dolayısıyla bu durumda su ıslak olamaz.

Islaklık hakkında temel bilgiler

Islaklık kavramını tanımlarken fizik ve kimya yasalarının da anlaşılmasının önemli olduğuna dikkat çekiliyor. Su molekülleri arasındaki hidrojen bağları, birbirlerini çekerek suyun yüzey gerilimini oluşturur; bu, uyum (kohesiyon) kuvvetidir ve suyun bir arada kalmasını sağlar. Bu sayede su damlacıkları oluşur ve küçük böceklerin su üzerinde yürüyebilmesine olanak tanır.

Buna karşılık, adezyon, yani yapışma kuvveti, su moleküllerinin başka bir yüzeye yapışmasını sağlar; su bir yüzeye değdiğinde bu kuvvetler sayesinde yüzeyi ıslatır. Bazı yüzeyler adezyon açısından daha güçlüdür ve suyu kolayca ıslatır. Diğer yandan, bazı malzemeler (örneğin teflon) suyu iter; bu durumlarda su damlacıkları yayılmak yerine yüzey üzerinde durur.

You May Have Missed