Stoper mevkiinde herkes oynayamaz. Teknik direktör olarak denersiniz, hayal edersiniz, ama olmaz. İsmail-Yusuf ikilisi, tek pası çabuk yapan, hava toplarını alan Nordsjaelland oyuncuları karşısında çaresiz kaldılar. Bu takım, evinde tam bir makina… Bu sezon Partizan’a 5, Ludogorets’e 7 attılar.
Hava eksi 5, zemin suni çim olabilir. Fenerbahçe’nin dört oyuncusunun değeri kadar bile değil, rakibin tümünün mali bedeli… Bu maçlardaki en önemli şifre istekli olmak! Aksi takdirde, 25 dakika içinde iki gol yiyerek şaşkına dönersiniz. Maçı mutlaka ciddiye almak gerektiğini, ilk devre biterken anladı oyuncular… Batshuayi, gol vuruşunu güzel yaptı. Szymanski, VAR’a takılmasa rakipte büyük panik başlayacaktı.
İkinci yarı oyun rakibin sahasındaydı. Hücum yaparken çabuk geri dönmeniz gerekiyor. Bunu yapamazsanız, üç pasta golü yersiniz. İyi oynuyorum, golü atmak üzereyim düşüncesi böylece bir anda çöpe gider. “Giden gelmiyor, acep nedendir” mısralarını hatırladım, Vikingler dördüncü golü atınca… Orta saha yok olmuş, forvet bölgesinde topu kaybeden yerinde kalıyordu.
Bazı maçlarda katı savunma yapmanız gerekebilir. Dün akşam bunu yaşadık. Tamamen kapanmak, ayıp bir taktik değil. Stoperleriniz yoksa, tamamen defansif oynayabilirsiniz. Aksi takdirde, her boşluk gol tehlikesi anlamına gelir. O zaman beşinci golü de yersiniz. Çöküş devam eder ve kalenizde altıncı golü de görürsünüz.
Dün geceki mağlubiyet bir yol kazası değil, erken uyarı sisteminin devreye girmesiydi bence… Maçları isimler değil, takım olma duygusu kazandırır. İsimlere takılırsanız, başka bozgunlar kaçınılmaz olur.
Ercan Taner