“`html
35 Yıl Sonra Adalet: Rachael Watts’ın Korkunç Hikayesi
“Saldırıdan sonra ne yaşandığına dair hiçbir şey hatırlamıyorum. Hafızamda büyük boşluklar var.” Bu sözler, İngiltere’nin güneyinde bulunan Saltdean kasabasında yaşayan Rachael Watts’a ait.
Rachael’ın bahsettiği korkunç olay, 35 yıl önce, Brighton’da meydana geldi. O dönem 7 yaşında olan Rachael, kaçırıldı, cinsel istismara uğradı, boğuldu ve bir ormanlık alana terk edildi. Ancak, bir mucize sonucu hayatta kalan Rachael, kendisini kaçıran kişiyi tanımlayarak onu adalete teslim edebildi. Kendisine korkunç bir son hazırlayan Russell Bishop’ın daha önce başka iki küçük kızı da öldürdüğü daha sonra anlaşıldı.
Yıllar geçmesine rağmen, Rachael, Bishop ile karşılaştığı günün anılarıyla baş etmeye çalıştığını belirtiyor. “Bazı günler oldukça iyi geçiyor. Ancak bazı günler içsel karanlığa dalıyorum” diyor Rachael, yaşadığı travmanın derin izlerini taşımaya devam ettiğini ifade ederek.
Uzun yıllar hikayesini kimseyle paylaşmayan Rachael, Bishop’un 2022’de beyin kanseri nedeniyle ölümünün ardından artık güvenli hissettiğini ve gizlilik hakkından feragat etmeye karar verdiğini açıkladı. Ailesine ve dostlarına yaşadıklarını ilk kez bu tarihte anlatan Rachael, “Çocuklarla konuştuk ama bu konuşmalar çok rahatsız edici değil” dedi. Arkadaşları ise durumlarına “gerçekten harika” bir tepki verdiklerini ama olan biteni tam olarak anlamadıklarını düşündü.
Rachael’ın trajik hikayesi, İngitere’de yayılmakta olan “The Girl Who Caught a Killer” adlı belgesel ile tekrar gündeme geldi. Rachael, bu belgeselin kendisine büyük bir rahatlama sağladığını ifade ederek, “Bu sırrı daha fazla saklamamak güzel. Bir şeyi uzun süre saklamak, zamanla cebinize attığınız bir çakıl taşının kayaya dönüşmesi gibidir ve bu sizi sıkıştırır” şeklinde konuştu.
Kaçırılış: Korkunç Bir Şubat Günü
Rachael’ın yaşamında dönüşüm noktası, 1990 yılının Şubat ayında güneşli bir öğleden sonra, Brighton’da başladı. Watts ailesi yeni bir eve taşınmıştı. O gün, babası bahçede çalışırken küçük Rachael paten kayıyordu. Arkadaşına patenle giderken, eve döndüğünde babası ona şeker alması için 1 sterlin vermişti. Ancak, Rachael o semti yeterince tanımadığı için kayboldu.
Yol kenarında bir adam arabasını tamir ediyordu; babasının işi de tamircilik olduğundan Rachael bu adama güvendi. Fakat birkaç saniye içinde tuzağa düştüğünü anladı. Adam, onu kucaklayarak bagaja attı ve kapak kapandı.
Bishop, Rachael’ı 8 kilometre uzaklıkta, Şeytan Hendeği diye bilinen bir yere götürdü. Rachael, fırtına öncesi sessizliği hissederek kaçma yolu aradı. Bagajda bulduğu bir çekiçle kapıyı vurmaya ve çığlık atmaya başladı. “Babamın bana verdiği parayı vereceğim!” diye bağırıyordu. Ancak Bishop, “Kapa çeneni, yoksa seni öldürürüm” diyerek onu susturdu.
Hayatta Kalma Mücadelesi
Bir çare düşünmeye çalışan Rachael, bagaj kapağı açıldığında hızla kaçabilmek için patenlerini çıkardı. Ama fırsatını bulduğunda kaçamadı. Bishop onu bir yere çekip, arka koltukta istismar ettikçe, kasvet dolu anlar yaşadı. Rachael, “Beni terketti. Artık değersiz bir eşyaymışım gibi çalıların dibine fırlattı” diye tarif etti yaşadıklarını.
Rachael kendine geldiğinde hava kararmıştı; yalnız, çıplak ve kan içindeydi. Çalılardan çıkarak açığa doğru gitti, o sırada evin far ışıklarını gördü. O farlar bir çifti, David ve Susan’a aitti. David, “Başında kan ve çamurla ağlayan bir kızın gördüğüm anı asla unutamayacağım. O an onun başına nelerin geldiğini düşündüm” sözleriyle tanıklık etti.
Bir Korkunun Başlangıcı
Rachael’ın hikayesi, Nicola Fellows ve Karen Hadaway gibi başka iki küçük kız için de trajik bir hal aldı. 1980’lerde Brighton’da yaşayan ve 9 yaşında olan Nicola ve Karen, 1986 yılında oyun oynamak için evlerinden çıkmış ve bir daha geri dönmemişti.
Kızların cansız bedenleri ertesi gün bulununca, medya bu korkunç olaya “Ormandaki Bebekler” adını vermişti. Russell Bishop, durumu karmaşık hale getiren bir şüpheli olacaktı. Ancak, adalet bir türlü tecelli edemedi ve Bishop, çeşitli suçlamalardan kurtularak serbest kaldı.
Sürükleyici Bir Adalet Süreci
Öte yandan, Rachael’ın ifadesi Bishop’ın sonunu getirdi. Rachael, olaydan sonra yapılan soruşturmalara yardımcı olarak, pek çok detayı açıkladı. Kısa süre içinde, hem kendi kurtuluşunu sağlarken hem de diğer vakalardaki delillerin ortaya çıkmasına katkı sağladı. Bishop, mahkemeye çıkarılarak suçlu bulundu ancak Rachael her zaman korku içinde yaşadı.
Adaletin Yerini Bulması
32 yıl sonra DNA delilleri ve teknik gelişmeler sayesinde, Bishop yeniden yargılandı ve sonunda ceza aldı. Rachael için ise bu gerçekle yüzleşmek çok zordu. Hayatta kalma mücadeleleri ve geçmişin izleri peşini bırakmadı.
Rachael, hayatının geri kalanında, geçmişinden kaçmak ve kendini yeniden inşa etmek için çabaladı. Özellikle Bishop’ın sürekli gündemde olması, onu yeniden travmatize ediyor ve kaygılarını tazeliyordu. “Tek isteğim, insanların benim yaşadıklarımı anlaması” diyerek duygularını ifade etti.
Ayrıca, Rachael, polis ve makamlara karşı bir özür bekliyor; çünkü eğer gereksiz hatalar yapılmasaydı, belki de yıllarca süren bu travma yaşanmayacaktı. Geçmişinin yükünü taşımaktan yorulmuş bir birey olarak, “İşte bu yüzden hayatım adeta bir hapis hayatı gibi geçiyor” dedi.
Kaynak: The Telegraph
“`